Aile ve Toplum Yapısının Bozulmasında 2 Sebep
Çağımızın en önemli toplumsal problemi, aile kavramının hak ettiği değeri insanlar nezdinde bulamamış olmasıdır. Aile, toplumun en temel yapı taşıdır. Kolonsuz bir bina düşünülemeyeceği gibi ailesiz bir toplumda düşünülemez. Dolayısıyla ailenin sağlam temeller üzerinde varlığını devam ettirmesi toplumun geleceği için önemli bir meseledir.
Üzülerek belirtmek gerekir ki günümüzde aile, hakkettiği saygıyı ve değeri kaybetti. Artık insanlar ailesiz bir toplum ortaya çıkarmak için var gücüyle çalışıyorlar. Öyle zannediyorum ki bu durum toplumun yıkılması için tek başına yeterli bir etken.
Bireyin, ailenin bir ferdi olabilmesi için bir takım görev ve sorumlulukları üstlenmesi lazım. Ailenin ayakta kalabilmesi için de tüm bireylerin üstlendikleri bu görev ve sorumlulukları en iyi şekilde yerine getirmeleri gerekiyor. Fakat insanlar birçok sebepten dolayı üşengeçleştiği için, görev ve sorumluluklarından kaçmanın yolunu arıyor. Aile ve toplum yapısının bozulmasında etkili olan en önemli sebeplerinden bazıları şunlar:
İçindekiler:
İnanç Boyutu
Aile ve toplum yapısının bozulma sebeplerinden ilki ve belki de en önemlisi insanların giderek Allah’ı unutur bir duruma gelmeleridir. Farklı bir tabirle, günümüz maddi dünyasına yerleştirilen her meşguliyetin insanlara Allah’ı unutturuyor olmasıdır.
Allah inancı olmayan yada batıl bir inanç sistemi olan her toplum yıkılmaya mahkumdur. Çünkü inanmayan yada islam dışında başka bir dine inanan toplumlara baktığımızda ahlaki çöküşün dibini yaşadıklarına şahit oluruz. Peygamberler tarihine baktığımızda da Allah’a inanmayan ve ahlaki çöküş içerisinde bulunan nice toplumların helak olduğunu biliyoruz.
Toplum ve ahlak bütünlüğü konusunda da eleştiri sahibi insanlar mutlaka olacaktır. İnançla toplumun nasıl bir ilişki içerisinde olduğu veya toplumun durumuyla halkın ahlaki yapısının birbirini nasıl etkilediğini sorgulayanlar olacaktır. Bu konuda şöyle bir izah yerinde olur: Bireyleri bir arada tutan bazı önemli değerler vardır. Bu değerlerin en başında da kuşkusuz din gelir. Günümüzde yaşayan toplumlara baktığımızda hemen hepsi ortak bir inanç sistemi etrafında toplanmışlardır. Bizler toplumları her ne kadar ırklarına göre isimlendirsek te onları bir arada tutan değerlerden en sağlamı dindir, inançtır.
Ahlak meselesine gelecek olursak, her dinin kendine göre bir değerler sistemi vardır. Söz konusu islam dininin en önemli değerlerinden biri de ahlaktır. Bundan dolayı toplum, din ve ahlak kavramları birbirleriyle sıkı bir ilişki içerisindedir.
Dış Mihrakların Etkisi
Aile ve toplum yapısının bozulma sebeplerine ikinci olarak insanlığın düşmanı olan, kimi beşeri sistemler (Emperyalizmin, kapitalizm ve komünizm gibi) insan hayatında olmazsa olmaz bir yer edinmiş gibi hissettiriyorlar. Tamamen menfaat ve kişisel zevkler üzerine kurulan ve yıkıcı olan bu tür ideolojilerin insanların hayatlarında bu denli yer edinmelerinin sonucu olarak insanlar, aşırı tüketici konumuna getirildi. Bundan dolayı da elde ettikleri hiçbir şey, ihtiyaçlarını karşılayamaz ve tatmin edemez hale geldi.
Bu tür gayrı islami sistemlerin insanlarda ortaya çıkardığı psikolojik rahatsızlıklar bütün toplumun içerisine sirayet edip, toplumu günden güne yıkıma doğru götürmektedir. İnsanın huzur ve mutluluğunu engelleyen bu tarz sistemlere karşı en önemli kurtuluş yolu şüphesiz İslam’a dayanmaktır. Çünkü İslam, insanın hem dünya hem de ahiret mutluluğunu her şeyden önce tutar.
Aile ve Toplum Bozulmasında Özetle;
Özelde insanın, genelde ise toplumun mutluluğu ve refahı için yapılması gerekenlerin başında, toplumun en önemli yapıtaşı olan ailenin hak ettiği değere ulaşması gerekir. Bunu başarabilmenin tek yolu peygamber efendimizin (sav) aile hakkında bizlere verdiği tavsiyeler ve emrettiği buyruklara uymaktır ki aksinin pek mümkün olmayacağı kanısındayım.
İslam’ın uygun gördüğü aile yapısı, toplumları en üst medeniyet ve refah seviyesine çıkarmayı hedefler. İslam gelmeden önceki Mekke’nin durumuna baktığımızda ahlaki açıdan bütün değerlerini kaybetmiş, kız çocuklarını diri diri gömecek kadar acımasızlaşan ve insani duygulardan uzaklaşmış daha nice uygulamaların olduğunu görürüz. İslam geldikten sonra Kozmopolit bir yapıya dönüşen Medine şehrinde ise hep birlikte kardeşçe yaşayan, adil yasaların düzenlendiği, zenginin fakire yardım etmek için emek verdiği ve daha nice insanlığa faydalı olacak uygulamaların olduğunu görürüz.
Unutulmamalıdır ki yegâne mutluluk İslam’dadır. İslam’a sığınan asla pişman olmamıştır. İslam’ın insanlardan yapılmasını istediği her şey mutlaka insanın yararınadır. Görüşlerinizi yorumlara yazmayı unutmayın.
Vesselam…