• Esleme Forum açıldı! Kolayca üye olup topluluğumuzun bir parçası olabilirsiniz. 😊

Din nereden öğrenilir?

İslam’a, Kur’ana uymak, dini öğrenmek, meal ve tefsir okumakla değil, ancak hak olan bir mezhebe uymak ve bu mezhebe ait hükümleri öğrenmekle olur. Bir kimse, Kur’an-ı kerimden, tefsirden anladığına uyarsa, İslam’a uymuş olmaz. Kur’an-ı kerimde her hüküm var ise de, bunları doğru olarak Resulullah efendimiz açıklamıştır. Resulullaha uymak farzdır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(De ki, “Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana tâbi olun!”) [Al-i İmran 31]

(Ona tâbi olun ki, doğru yolu bulasınız.) [Araf 158]

(Resule itaat eden Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde, Muhammed aleyhisselama itaat etmenin, kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor. O halde, Onun Resulüne itaat edilmedikçe, Ona itaat edilmiş olmaz. Bunun pek kati ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, (Elbette muhakkak böyledir) buyurup, doğru düşünmeyenlerin, bu iki itaati birbirinden ayrı görmelerine meydan bırakmadı. Yine Allahü teâlâ, (Kâfirler, Allahü teâlânın emirleri ile peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak istiyorlar. Bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız diyorlar. İman ile küfür arasında bir yol açmak istiyorlar. Onların hepsi kâfirdir. Kâfirlerin hepsine Cehennem azabını, çok acı azapları hazırladık) buyuruyor. [152. mektup]

Hadis-i şeriflerin önemi
Peygamber efendimize uymanın önemi anlaşılınca, Kur’an-ı kerimin açıklaması olan hadis-i şeriflere de uymanın gereği anlaşılır. Sünnet, yani hadis-i şerifler olmasaydı, namazların kaç rekat olduğu ve nasıl kılınacağı, zekât nisabı, orucun, haccın farzları, hukuk bilgileri bilinemezdi. Yani hiçbir kimse, bunları Kur’an-ı kerimden çıkaramazdı. Şu halde Kur’an-ı kerimi anlamak için, onun açıklaması olan hadis-i şeriflere ihtiyaç vardır. Hadis-i şerifleri de anlamak için âlimlere ihtiyaç vardır. Bu bakımdan Peygamber efendimiz, İslam’a, Kur’ana tâbi olmak isteyenin bir âlime, bir mezhebe bağlanmasını emrediyor. (Âlimlere tâbi olun!) buyuruyor. (Deylemi)

Allahü teâlâ da, âlimlere uymayı emrediyor, (Âlimlere sorun!) ve (Peygamberin emrettiğini yapın, yasakladığından sakının!) buyuruyor. (Nahl 43, Haşr 7)

Ahmed Tahtavi hazretleri, (Kur’an-ı kerimdeki, (Allah’ın ipine sarılın!) emri, (Fıkıh âlimlerinin, bildirdiklerine uyun!) demektir) buyurdu. (Dürr-ül-Muhtar haşiyesi)

Kendi hastalığını ve kalbindeki hastalığın ilacını bilmeyen cahillerin hadis-i şeriflerden kendine uygun olanları seçip alması imkansız gibidir. İslam âlimleri, kalb, ruh mütehassısları olup, herkesin bünyesine uygun ruh ilaçlarını, hadis-i şeriflerden seçerek bildirmişlerdir. Peygamber efendimiz dünya eczanesine yüzbinlerce ilaç hazırlayan baş tabib olup, evliya ve âlimler de, bu hazır ilaçları, hastaların dertlerine göre dağıtan, yardımcı tabibler gibidir. Hastalığımızı bilmediğimiz, ilaçları tanımadığımız için, yüzbinlerce hadis-i şerif içinden, kendimize ilaç aramaya kalkarsak alerji hasıl olarak, cahilliğimizin cezasını çeker, fayda yerine zarar görürüz. Bunun için âlimlere uymamız gerekir. Âlimlere uymak, 4 mezhepten birine uymak demektir. Asırlardan beri bütün İslam âlimleri, dört mezhepten birine uymuşlar ve müslümanların da uymalarının gerektiğini bildirmişlerdir. Bunlara uymakta icma hasıl olmuştur. İcmadan, cemaatten, topluluktan ayrılan helak olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İki kişi, bir kişiden, üç kişi, iki kişiden iyidir. O halde cemaatle birlikte olun! Allah’ın rızası, rahmeti, yardımı cemaattedir. Cemaatten ayrılan Cehenneme düşer.) [İbni Asakir]

(Ümmetimin âlimleri, hiçbir zaman dalalette birleşmezler.) [İbni Mace]

Hadis-i şerifleri de, sahih veya bozuk olduğunu bilmeden söylemek, sahih olsa bile, günah olur. Böyle kimsenin hadis-i şerif okuması caiz olmaz. Hadis kitaplarından, hadis nakletmek için, hadis âlimlerinden icazet almış olmak gerekir. Hadis-i şeriflerin de sahih olup olmadığını bilmeden, sahih bir hadis-i şerifi bile söylemek günah olur. Hadis-i şerifte, (Bilmediği sözü hadis olarak söyleyen, Cehennemde azap görür) buyuruldu. Onun için âlim olmayan kimsenin, hadis okuyup anladığı ile amel etmesi caiz olmaz. (Berika)

Kur’an-ı kerimi ancak Resulullah efendimiz anlamış, hadis-i şeriflerle açıklamıştır. Bu hadis-i şerifleri de, ancak Eshab-ı kiram ve müctehid imamlar anlayabilmiş, müslümanlar da bu âlimlerin anladıklarına tâbi olmuşlardır.

Şu halde, Kur’andan, hadisten ve bunların tercümelerinden din öğrenmek mümkün olmaz. Her müslüman dinini Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından hazırlanan ilmihallerden öğrenmelidir!
 
Allah razı olsun açıklayıcı bir yazı. Aklen ve naklen âlimlere tâbi olmak zarurettir.

Sünneti inkar etmek ancak cehalet işidir. Peygamberin yolundan gitmek Kur'an'ın emridir. Bunu inkâr, kuranı da inkar olur (hâşâ).

Hadisler konusunda sıkıntılı olan insanlara söylenecek tek bir şey var "hadis tarihi ve usulü öğrenin!" Bunun dışında meseleyi anlamaları imkansız. Sanıyorlar ki hadisler kulaktan kulağa geldi, Hayır! Her bir hadis, hoca talebe eğitimi içerisinde çok hassas ve titiz olarak öğretilerek aktarıldı. Her hadisin ve ravinin hikayesini biliyoruz, ravilerin hayatlarını bile biliyoruz. Hangi kriterlere göre seçildi, nerede, ne zaman, ne şekilde toplandı her şey hadis tarihi ve usulü içerisinde ciltler dolusu kitaplar olarak bugüne aktarıldı. Ama cehalet daha kolay olduğu için, hadislerin eskaza ve kulaktan duyma olarak geldiğini sanıyorlar. Bu durum da hadis inkarcılığının en büyük sebeplerinden birisi, yani cehalet!

Kur'an'ı anlama konusunda da, kuran apaçık bir kitaptır. Lakin insan zihni nefsani hevalar ile kirli ve acizdir. Söz gelimi elek bozuk olursa, kaynak kusursuz bir doğru da olsa ortaya çıkan sonuç arızalıdır. Bu yüzden "kuran bize yeter" deyip sünneti ve alimleri saf dışına atarak, Kur'an'ın mesajını inkar edenler en büyük kibir batağında olanlardır. Herkes yanlış, ben doğruyum demek kibirin sonucudur.

Ayrıca âlimlerin sözüne güvenmeyen bu zihniyet, Kur'an dışında hiç bir kitaba ve bilgiye itimat etmeyin derken kendi yazdıkları kitapları satmakla uğraşırlar. "Herkes Kur'an'dan ne anlarsa o gerçektir" deme gafleti içindeyken ayrıca "benim yazdığım meal, tefsir, kitap vb" en doğrudur diyerek o ahmakça çelişki ve tutarsızlığı düşüyor ve İslamı tahrip etmeye çalışıyorlar.

Onbinlerce belki daha fazla âlimi, milyonlarca müslümanı hata ile itham etmek ne akla, ne vahye uymaz. Bu ancak kendi yaptığı hatanın farkına varamayacak bir kibre sahip olmakla ilgili.

Rabbim bizleri salihlerin yolundan ayırmasın inşallah.
 
Geri
Üst